Find Us on Socials

Koronavirüsle Mücadele Yöntemleri: Sürü Bağışıklığı ve Baskılama

Birçok bilim insanı COVID-19 salgınının toplumsal ve politik etkilerinin sağlık alanında olduğu gibi önemli boyutlarda olacağını öngörüyor. Bunun yanı sıra, normallik kavramının eskisi gibi olmayacağını ve post-salgın sürecinde yeni bir normale geçeceğimiz de tahmin ediliyor. Virüsün kısa vadede evrim geçirmediği varsayılırsa aşı olmadığı müddetçe yeni normal kavramı uzun bir süre boyunca hayatımızda olacak. Hükumetlerin ve karar vericilerin kesin cevaplar veremeyişinin temelinde yatan asıl sebep de bu belirsizlikten gelmektedir. Bu bağlamda, virüsün epidemiyolojik olarak incelenmesi gidişatın ne yönde olacağına dair bir ipucundan daha fazlasını bizlere verecektir. Umarım bu yazı virüslere karşı toplumun bilim insanlarını izleyerek neleri uygulaması gerektiğine dair sorulara yardımcı olur.

COVID

Epidemiyologlar (salgın bilimciler) bağışıklığımızı tehdit eden virüslerin bizler için tehlike oluşturmaması için “baskılama” ve “sürü bağışıklığı” yöntemlerini önerirler (Bakırcı, 2020).İlk olarak, baskılama yöntemi toplumun bireylerinin diğerleriyle temasa geçme ihtimalini kısıtlamaya dayanan bir sıra önlem dizisidir. Bu stratejinin temel amacını, özellikle tehlikeli olan virüsler için, aşı veya tedavi bulunana dek toplumu bir süre “idare etmek” olarak tanımlayabiliriz. Ancak unutulmamalıdır ki emek gücüne dayanan ekonomik sistem insanların normal süreçteki gibi hareket edememesinden fazlasıyla zarar görür, bu nedenle karar vericiler virüs sağlık sistemlerini direkt hedef almadığı sürece bu yöntemi ciddi bir biçimde uygulamaz.

            Buna karşın, bir diğer korunma yöntemi ise “sürü bağışıklığı” ile gerçekleşir ve amacı kısa sürede toplumu enfekte edip virüse karşı bağışıklık kazanmış hale getirmektir. Ancak bu kısa sürede enfekte olmuş yüksek popülasyon, direkt olarak hastalığın tedavi edilmesi veya semptomlarının giderilmesi için sağlık sistemlerine müracaat edeceğinden sistemlerde çökme meydana gelebilir ve insanların ekonomik, sosyolojik ve politik anlamda kısa sürede krize girmesine neden olabilir.  Dolayısıyla, sezonluk grip gibi tehlikeli olmayan durumlarda bu yöntem uygulanır. Ancak, her ne olursa olsun bulaşma riski yüksek ve insan sağlığına direkt tehdit içeren virüslerden korunmanın en verimli yolu sürü bağışıklığından geçer. Aşılama ise sürü bağışıklığını oluşturmada en etkili ve en az maliyetli yoldur. Buna en güzel örnek kızamık olarak verilebilir, yani birçoğumuzun daha küçük yaşta ilkokulda olduğu aşı sayesinde hastalığa yakalanma oranları kısa sürede keskin bir şekilde düşürülmüştür. COVID-19’a dönersek virüs için hala bir tedavi veya aşı bulunmuş değil. Neden kısa sürede küresel bir kriz haline geldiğini anlamlandırmak için ise bu virüsü farklı kılanın ne olduğunu anlamamız gerekiyor.

            Epidemiyologlar bir virüsün ortalama bulaştığı insan sayısı ne kadar yüksek ise o kadar insanın bu virüse karşı kısa sürede bağışıklık kazanması gerektiğinin altını çiziyor. Bu yayılım dağılımını anlamlandırabilmek için bilim insanları R-ZERO veya R-0 değerini kullanmaktadır (Bakırcı, 2020). Örneklendirmek gerekirse, tedbir olmadan R-0 değeri 18 olan bir virüse yakalanmış bir insan ortalama olarak 18 insana bu virüsü bulaştırabilir (Biggers, 2020). Epidemiyologlar bu bağlamda R-0 değerinin 1’den az olduğu durumda virüsün zamanla kaybolacağını öngörür, zira enfekte olmuş her virüs yeni bir virüsün ortaya çıkmasına imkân vermez. Eğer R-0 1’e eşit ise virüs yayılmaya başlar ancak bu durum hala kontrol edilebilir düzeydedir, zira virüs aritmetik olarak yayılır. Buna karşın, enfekte olmuş bir insan birden fazla insana bu virüsü taşıyabiliyorsa, yani R-0 >1 durumunda, bu durumda bir salgın veya kriz anı mevcuttur. Örnek olarak, 1918 grip salgını için R-0 değeri 1,4 ile 2,8 arasında olduğu tahmin edilirken kısa sürede 50 milyondan fazla insan etkilediği bilinmekte. Bununla beraber, birçok makale COVID-19’un R-0 değeri için de benzer sonuçlar gösterdi: %95 güven aralığında 3,8 ile 8,9 arasında değişen ve medyanı 5.7 olan bir dizi örneklem mevcut (Lin, ve diğerleri, 2020). Bu durumda bu krizi durdurmak için toplumun en az %82’sinin bağışıklığa sahip olması gerekir buna karşın enfekte olmuş popülasyonun total dünya popülasyonuna oranı açık bir şekilde azdır. Aslına bakılırsa, 1918’de ortaya çıkan ve R-0 değeri daha düşük olan bir virüsün, koronavirüse göre neden daha fazla insanı etkilediğine dair farklı cevaplar verilebilir, ancak unutulmamalıdır ki toplumumuz sosyo-ekonomik ve medikal açıdan geçmiş dönemlere nazaran hayli mesafe kat etmiş durumda. Dahası, insanların hijyen kurallarına karşı verdiği tepkiler günden güne değişiyor. Dolayısıyla 1918 salgınının büyük bir krize dönüşüp, koronavirüsün daha kontrol edilebilir bir atmosferde sürdürülmesinin altında yatan temel etmen de burada saklıdır.

COVID

            Sonuç olarak, epidemiyolojik anlamda COVID-19’dan -evrim geçirmediği sürece- sürü bağışıklığına ulaşmadan kurtulamayacağımız ortada olan bir gerçek. Eğer bir aşıdan veya tedaviden söz edilemezse, insanların dönemsel anlamda bağışıklığının düştüğü aylarda, muhtemelen sonbahar ile gelecek süreçte, virüs çok tehlikeli boyutlara ulaşabilir. Sağlık sistemlerinin küresel ölçekte günden güne özelleştiği epidemi öncesi dönemden çıkarılabilecek en önemli sonuç ise burada yatıyor. Sağlık sistemlerinin eskiye dönmesi gerekmiyor, aksine günden güne ilerletilmesi gerekiyor. Bu durum aslında koronavirüs salgınının insanlık tarihinde bizlerin yani insanlığın yüzüne çarpan en büyük ders olarak anılması gerektiğini ortaya koyuyor. Virüs, evrim geçirip yok olsa dahi, insanların günden güne artan popülasyonlarını ve küreselleşme ile büyük mesafeleri kısa sürede almalarını hesaba katarak, karar vericilerin sağlık kapasitelerini önemli ölçüde arttırmalarını, zaruri bir durum haline getiriyor. Koronavirüsün gidişatı ise baskılama yöntemi ile göreli bir başarıya ulaşmış olsa dahi ulusların ilerleyen süreçteki durumları virüsün familyasındaki diğer virüslerle ne derece evrim geçireceğine ve mevsim şartlarına bağlı olarak değişen insan bağışıklığına bağlıdır. Dolayısıyla yakın gelecekte, yeni-normalin sosyal mesafelendirme gibi baskılama yöntemleri içereceğini öngörmek yanlış olmayacaktır.

Kaynakça

  • Bakırcı, Ç. M. (2020, March 22). Bir Hastalığın Temel Bulaşıcılık ve Üreme Katsayısı (R0 Değeri) Nedir? Nasıl Hesaplanır? Retrieved from Evrim Ağacı: https://evrimagaci.org/bir-hastaligin-temel-bulasicilik-ve-ureme-katsayisi-r0-degeri-nedir-nasil-hesaplanir-8377
  • Bakırcı, Ç. M. (2020, April 18). Kısa Vadede COVID-19 Sürü Bağışıklığını Unutun! Retrieved from Evrim Ağacı: https://evrimagaci.org/kisa-vadede-covid19-suru-bagisikligini-unutun-8561
  • Biggers, A. (2020, April 20). What Is R0? Gauging Contagious Infections. healthline: https://www.healthline.com/health/r-nought-reproduction-number adresinden alındı
  • Lin, Y., Xu, C., Romero-Severson, E., kE, R., Hengartner, N., & Sanche, S. (2020, April 7). High Contagiousness and Rapid Spread of Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus 2. Emerg Infect Dis. 2020 Jul. doi:10.3201/eid2607.200282

Anılcan Duymaz
ODTÜ Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Türk - Alman Müşterek Yüksek Lisans Programına ODTÜ ve Humboldt Üniversitesinde devam etmekte. Graduated from Sociology at METU. Continuing his higher education at METU and HU Berlin