Find Us on Socials

Behzat Ç.’yi An’la’mak: Behzat Ç. Karakter Analizi

   Ankara Cinayet Büro başkomiseri Behzat her zaman kendi doğrularının peşinden giden, dik başlı, ve “düz” bir adamdır. Ne devreleri gibi müdürlerine saygılı ne de makam, koltuk sevdalısıdır. Behzat kendi dile getirdiği şekliyle “İyi bir adam olamadı ama kimsenin de adamı olmadı.” Önce Emrah Serbes’in kaleminden çıkan bir kitap olarak hayatımıza giren Behzat Ç. daha sonra sırasıyla televizyon ve dijital platformlarda Erdal Beşikçioğlu’nun eşsiz oyunculuğuyla karşımıza çıktı. Yazının geri kalanında psikologlar hakkında hiç de iyi düşünceleri olmayan Behzat’ın ağırlıklı olarak psikolojik karakter analizi ele alınacaktır.

Behzat Ç.’ye Genel Bir Bakış ve Etik Değerleri    

   Behzat’ın işindeki ve hayatındaki motivasyonunun her zaman gerçeğin peşinde olmak olduğunu söyleyebiliriz. Yıllarca aldığı kıdem tenzilleri ve üstlerini takmayan tavırlarıyla makam mevki meraklısı olmadığı, bir yerlere gelmeye çalışmadığı da ortada. Yine kendi söylemiyle “Ne uzadı ne kısaldı.” Gündüzleri ekibiyle birlikte Ankara’da işlenen cinayetleri çözmekte, geceleriyse ya evinde ya meyhanede ya da pavyonda içkisini yudumlamaktadır.

   Behzat çoğu durumda ani parlamaları olsa da karar alacağı anlarda mantığı ile düşünen birisidir. Gerektiğinde soğukkanlılığını koruyabilen ve sakin kalmayı başarabilen bir yapısı var. Behzat, adaletin olduğuna inanmamaktadır. Dizide izleyenlere yansıtıldığı kadarıyla herhangi bir siyasi görüşü yok. Vicdani doğrularının onun siyasi görüşü olduğu söylenebilir.

   Sevdiklerine karşı yumuşak bir kalbi olduğunu bilsek de hoşuna gitmeyen durumlar yaşadığında, sinirlendiğinde ve kendisine iftira atıldığında onu durdurabilmek oldukça güç görünmektedir. Yüzbaşının burnunu kırıp Harp Akademisinden atılması, sorgu odasında insanlara uyguladığı şiddet gibi birçok durum göz önüne alındığında zaman zaman öfke kontrol problemleri yaşadığını söylemek yanlış olmaz.

   Dizinin birçok bölümünde Behzat’ı ağlarken görürüz. Behzat babasının ölümünden kendini sorumlu tutmaktadır. Özellikle kızı Berna’nın ve Savcı Esra’nın ölümü ise onu büyük bir majör depresyona itmekte, bunun da en büyük göstergelerini intihar girişimlerinde görmekteyiz. Kızının çocukluk hayalini gördüğü sahneler, duvarda böcekler gördüğü halüsinasyonlar yaşadıklarının onun fizyolojik yapısında da etkili olduğunu bize düşündürmektedir.      

Sosyal İlişkileri ve Günlük Rutinleri  

   Behzat Ç.’nin dizideki diğer karakterlerle olan ilişkisine baktığımızdaysa, Behzat’ın yaşının vermiş olduğu tecrübe aynı zamanda Cinayet Büronun amiri olması dolayısıyla ekibi tarafından adeta “baba” gibi görülmektedir. Her ne kadar kızsa da, küfretse de ekibi onun sözünden çıkmaz ve söylediklerine alınmazlar. “La” Behzat Ç.’nin en çok kullandığı kelime olabilir. Ekibine birçok kere “Sırıtmayın la!” dediğini görürüz. Sert görünmek istemesi bunda etkili olabilir. Telefonda “ha, he” den başka bir şey kullanmaması ise onun biraz da monolog bir kişi olduğunu izleyenlere düşündürür. Elinden düşürmediği, imamesinde A harfi bulunan tesbihini de sinirlendiği ve stres altında hissettiği anlarda hızlı hızlı salladığını görürüz. Teşekkür edildiğinde büyüklenmez, bunu bir mükafat gibi görmez. O yapılması gerekeni yapmıştır. Beklentisi yoktur.

Behzat’ın hayatına birçok kadın girmiştir. İlişkilerinde suskundur, pek konuşmaz. Duygularını rahatça ifade edemez. Sevdiklerini kaybetme korkusu yaşar. Sürekli değişen bir yapısı yoktur ve hayatı stabildir. Alışkanlıklarını kolay kolay değiştirmez. Tostunu yer, birasını içer, deri ceketini giyer ve aslan belgeseli seyreder.

Şemalar Kapsamında Behzat Ç.

   Ayrıcalıklılık-Yetersiz özdenetim, yüksek standartlar ve duyguları bastırma Behzat’ta görülen en belirgin şemalardır. Ayrıcalıklılık-Yetersiz özdenetim şeması alanındaki kişiler içsel sınırlarda, diğerlerine karşı sorumlulukları yerine getirmede veya uzun süreli amaç yöneliminde eksiklik yaşamakta ve diğer kişilerin haklarına saygı duyma, diğerleriyle iş birliği yapma, söz tutma, gerçekçi bireysel hedefler koyma ve bu hedeflere ulaşma konusunda güçlük yaşamaktadırlar (Young ve ark., 2003). Bencil, şımarık, sorumsuz veya narsistik özellikler sergilerler. Behzat’ın disiplin sorunları yaşaması, sınırları hiçe sayması, başkalarıyla uyum içinde çalışmak yerine kendi bildiğini okuması yetersiz öz denetim şeması kapsamında ele alınabilir. Bu şemaya sahip bireyler dürtüsellik konusunda problemler yaşarlar. Behzat’ın öz denetimi gelişmediği için dürtülerini dizginlemekte zorluk yaşar ve zarar görebileceğini bilse bile kendi yapmak istediği işleri yapmaktadır.

   Behzat Ç. genel anlamda uyumsuzdur. Kurallar, kalıplar, prosedürler ona göre değildir.  Abisi Şevket’e söylediği “Ben deliyim abi” benzeri sözlerde gördüğümüz gibi kendisini diğerlerinden farklı görmektedir. Sıradan ve sıkıcı işleri yapmaz. Onun yararına olsa bile sevmediği şeyleri yaptıramazsınız Behzat’a.  Diğer insanlar için konmuş olan sınırlara, kısıtlamalara uymama hakkını kendinde görür. Ayrıcalıklı birisi gibi davranır. Kısıtlanmaktan ve istediğini yapmaktan alıkonulmaktan nefret eder. “Haddini bil Behzat” benzeri sözler en çok duyduğu ve en sevmediği sözler arasında yer almaktadır.

   Yüksek Standartlar şemasındaysa insanlar, sıklıkla mutluluk, kendini ifade etme, rahatlama, yakın ilişkiler kurma ve sağlıklı olma uğruna spontan duygularını, dürtülerini ve seçimlerini bastırmak için ya da katı, içselleştirilmiş kurallara uymak veya performansları ve etik davranışları hakkındaki beklentileri yerine getirmek için çaba gösterirler. Olumsuz yaşam olaylarına karşı aşırı tetikte olmayı ve hayatı kötü olarak görmeyi öğrendiklerinden, dikkatli olmazlarsa yaşamlarının parçalanacağına dair karamsarlık, endişe ve korkulara sahiptirler.

   Yüksek standartlar şeması, kişilerin kendisine ve başkalarına baskı kurma ve aşırı eleştirel davranmalarına yol açar. Bu şemaya sahip olan bireyler mükemmeliyetçi ve katıdırlar, kendi yüksek standartlarını sorgulamazlar. Kendileri de dahil yapılan hatalarda sorumlunun ağır şekilde cezalandırılması gerektiğine dair inançları vardır. Beklenti ve standartlarını karşılamayan tüm insanlara karşı öfkeli, hoşgörüsüz ve tahammülsüz olma eğilimlerini içerirler. Hafifletici sebepleri göz önünde tutmaya isteksiz oldukları için kendi yaptığı hataları ve başkalarının hatalarını güçlükle unuturlar. Behzat’ın sevdiklerinin kaybından sürekli kendisini sorumlu tutması, büroda en ufak bir hataya dahi katlanamaması ve işini iyi yapmayan ya da işi henüz bilmeyen toy polislere karşı tahammülsüz olması yine bu şemaya sahip olabileceğini bize düşündürmektedir.

    Behzat yanlış yapmamak, kötü sonuçlar elde etmemek için iş yaşamında duygularını bastırır. Her zaman bu sorumluluğu üzerinde hisseder. Akıllı hareket edilmesini, duygusallığın bir kenara bırakılmasını ister. Çünkü kararsız görüneceği panik havası yaratacağı herhangi bir an bile, bir kişinin ölümüne neden olabilmektedir. Duyguları bastırma şeması özellikle Behzat’ın romantik ilişkilerinde sıklıkla göz önüne gelir. Hislerin veya iletişimin sürekli bir denetim altında tutulması gerekliliğine güçlü bir inancı vardır. Behzat, karşıdakini önemsemek, sevdiğini belli etmek gibi olumlu duygularını göstermekte zorlanır. Hatta duygularını diğerlerine açmayı utanç verici bir şeymiş gibi ya da zayıflık olarak görebilir.

   Diğer üç şema kadar belirgin olmasa da sosyal izolasyon-güvensizlik, terk edilme Behzat Ç.’de görülen, kısmen daha az etkili olan şema alanlarıdır. Kendini kötü hissettiği zamanlarda evden dışarı çıkmaması, insanlarla iletişimi kesmesi sosyal izolasyon şemasını hatırlatır. Behzat, diğer insanların niyetleri hakkında her zaman şüphecidir. Bu tip durumlarda ve aniden çıkagelen kişileri genelde Hayalet’e araştırtır. İnsanların kafasından nelerin geçtiğini bilmek, öğrenmek ister. Burada başkalarına karşı güvensizlik yaşadığını söylemek mümkündür. Özellikle Berna’nın ölümünden sonra yakınlarının onu terk edeceğinden, ayrılacaklarından endişe duyar. Önem verdiği birinin ondan uzaklaştığını sezdiği anda kötü hisseder. Terk edeceklerini hissederse de onları kendinden uzaklaştırır. Yaşadığı kayıpların Behzat Ç.’nin hayatında travma yarattığını söylemek yanlış olmaz.

KAYNAKÇA
Tortamış, M. (2014). Evli Bireylerde Romantik Kıskançlık Türü ve Aldatma Eğiliminin Şema Terapi Modeli Çerçevesinde Değerlendirilmesi (Master’s thesis, Sosyal Bilimler Enstitüsü).

Young, J. E., Klosko J. S. & Weishaar M. E. (2003). Schema therapy: A practitioner’s guide. New York: The Guildford Press.

Hulusi Özdemir
Akdeniz Üniversitesi Psikoloji Bölümü 4. Sınıf öğrencisi. Genellikle psikoloji, tarih ve politika alanlarıyla ilgilidir. Kamp yapmayı sever, iyi bir Beşiktaş taraftarı.