Find Us on Socials

YIL 2021 VE ELBETTE WİLLİAM SHAKESPEARE

William Shakespeare…Yıllar geçse de üzerinden, neden hala en sevilen ve okunan yazarlardan biri olduğu hakkında günümüzde bir sürü görüş ileri sürülse de, İngiliz edebiyatı denildiği zaman akıllara ilk gelen ve eserleriyle dünyayı etkilemeyi başarabilmiş efsanevi yazardır hiç şüphesiz ki!.. 1564’te İngiltere’nin Stratford-upon-Avon şehrinde doğan William Shakespeare, şair, oyun yazarı ve oyuncudur. Çoğunlukla, İngiliz edebiyatının en büyük yazarı; İngiltere’nin ulusal şairi ve “Avon’un Ozanı” olarak da bilinir. Yazdığı onlarca oyun, sone ve eserlerle edebiyat tarihinde klasikler arasında yerini almıştır. Aynı zamanda İngiliz dilinde 1700’den fazla kelime ve söyleyişleri vardır. 38 oyun, 150’den fazla da kısa ve uzun şiiri vardır. En bilinen eserleri “Romeo ve Juliet”, “Othello”, “Macbet”’, ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ ve “Hamlet”tir. Shakespeare, daha birçok eseri ile hem dönemini hem de edebiyatın geleceğini büyük ölçüde etkilemiş ve de ilham kaynağı olmuştur. Adından bu kadar söz ettiren, kendisinden sonraki yıllarda edebiyatı etkileyen ve İngiliz edebiyatının en büyük isimlerinden biri olan Shakespeare’in unutulmamasını sağlayan nedir?

Eserlerini incelediğimizde aslında “Neden” yerine” Çünkü”leri hemen sıralayıveriyoruz. Çünkü; İngiliz dilinin mimarı, İngilizceye üç bin üzerinde yeni kelime ve deyim katmıştır. İngiliz dilinin kelimelerinin yoğunluğunu ve damağında bıraktığı tadı beğenmedikçe, çareyi kelime ekleyip zenginleştirmekte bulmuştur. Eserlerinde 30.000’e yakın kelime kullandığı biliniyor. Bu da dilbilimcilere, okurlara, yazarlara ve hatta şu an İngilizce konuşan herkese bırakılmış çok değerli bir miras. Eserlerinde insanları ve psikolojilerini aktarmakta çok başarılıdır. Karakterlerin monologlarını ve iç seslerini biz okuyuculara hissettirmesi gerçek hislerimizin ortaya çıkmasını sağlayıveriyor. Nasıl güldüğümüzü, ağladığımızı bize en iyi anlatan yazardır. Onun karakterleri sayesinde insanın en aydınlık ve en karanlık taraflarını gayet net görebildiğimiz bir gerçek. ‘‘Venedik Taciri’’ oyunundaki Antonio’yu; karmaşık yapısıyla tanıdığımız Danimarka prensimiz Hamlet’i; Lady Macbeth’i sayfalarca tahlil etsek yine de onların karmaşık yapılarını çözümlememiz gerçekten de çok zor. Shakespeare’in temaları evrensel, zamansız ve de en önemlisi hala güncel. Eserlerindeki temaları bizler de yaşıyoruz. ‘‘Romeo ve Juliet’’in aşk, kıskançlık, nefret, iftira, ihtiras, yalan, ihanet, gurur, cesaret temaları hepimize tanıdık değil mi? Peki Hamlet‘teki iktidar kavgası, Jül Sezar’da ki suikast planlaması, Hırçın Kız Katherine’in sivri dili, Macbeth’ teki politik güç oyunları, Henry’deki tutku ve hırs, Kral Lear’ın ülkeyi üç kızına bölüştürme kararı üzerine oynadığı küçük oyun … İşte tüm bunlar ve daha fazlası kendimizden bir parça bulduğumuz ve belki de özdeşleştiğimiz karakterler değil mi aslında? Çünkü bu karakterler biziz. Shakespeare müthiş gözlem kabiliyeti ve öngörüsüyle dört yüz sene sonra bile geçerliliğini yitirmeyen tüm insanlığı ilgilendiren temaları yazdı. Onun tiyatro oyunlarını izlemek bir ayrıcalıktır izleyiciler için. Diğer yazarlardan neden farklı olduğunu oyunu izledikten sonra daha da iyi anlıyorsunuz. Bir kere William Shakespeare izleyicisi ve okuru üzerinde deneyler yapar. Bizim sınırlarımızı ölçer, bizi en kötü senaryolarla karşı karşıya bırakır ki acı eşiğimiz de ölçülsün. Bizleri acının en dibine sürüklemekte çok başarılıdır. Oyunu izleyenler ve tabii ki okuyucular da kendinden geçer ve sarsılır karanlık yönümüzü yüzümüze yansıtıverir, acı çektirir, ıstırap içinde kıvrandırır, hain planlar kurdurur. O insanlığın içinde bir türlü hesaplaşamadığı en karanlık tarafları ve de toplumdaki düzensizlikleri ortaya çıkartır hatta tıpkı bir ışık gibi aydınlatır. 

     William Shakespeare konu olarak tarihi konuları da ele almıştır. İnsanî duyguları ortaya koymayı, insanî yönleri vermeyi amaçlamıştır tarihi içerik sayesinde. Böylece insanî duyguları tarihi olaylarla bağdaştırarak anlatmıştır. Bu nedenle tarihi olaylar insanî duyguları açığa çıkartan aydınlatan bir unsur haline gelmiştir. Roma tarihi ile ilgili yazdığı en tanınmış eseri Julius Casear’dır. Roma tarihi ile ilgili yazdığı üç oyunundan biridir. William Shakespeare ahlaki ve toplumsal değerler örtüsü altında kişisel menfaatlerini ve iç yüzlerini açığa çıkartmıştır bu eseriyle. İktidar hırsı, iki yüzlülüğü ön plana alarak bu duyguların netleşmesini de sağlamıştır ve tarihi olaylar silsilesiyle mesajlarını çok güzel verebilmiştir. William Shakespeare’in Julius Casear’ı özellikle Marcus Antonius’un Sezar’ın cesedi başında okuduğu meşhur tiradıyla da akıllara kazınmıştır. Bu tiratta netleşen insanî duyguları ifade etmekteki başarısıyla çok beğenilmiştir. İmalar, kinayeler, övermiş gibi yapıp aslında tenkit eden bu tirat; belagat ve hitap sanatının dünyadaki en iyi örneklerinden birisi olarak kabul edilmiştir. Bu eseriyle “Haksızlık er geç cezasını bulur. İnsanlar kötü emellerini iyi bir amaç maskesi altına gizleyip en sonunda gerçekleştirir” bizlere vermek istediği mesajdır Shakespeare’in. Diğer oyunları ise Antonius ve Kleopatra ile Cornelaus Faciası’dır. Antonius ve Kleopatra’da, Roma (Batı) ve Mısır (Doğu) ekseninde, denebilirse hem aşkın hem de tarihin yıkıma uğradığı çifte bir tragedya işlenmektedir. 1606 ya da 1607 yılında yazmıştır. Diğer oyunu ise Coriolanus ‘tur. Shakespeare’in en güzel şiirlerinden bazılarını içerir, şair ve eleştirmen T. S. Eliot tarafından Shakespeare’in en başarılı trajedilerinden sayılmaktadır. Bu oyun Coriolanus adlı, nerede ise bitik bir Romalının hayatını anlatan antik yazar Plutarkhos‘un yazmış olduğu ünlü Paralel Yaşamlar (en) ve Titus Livius‘un antik “Ab Urbe Condita (Şehrin Kuruluşundan İtibaren)” adlı eserinden uyarlanmıştır. Kral John’u 2. ve 3. Richard’ı, 4., 5., 6. ve 8. Henry’i de yine eserleriyle öğrenmiyor muyuz?

William Shakespeare’i çağdaşlarından ayıran en önemli yönlerinden birisi de onun eleştirel kişiliğidir. 16. yüzyıl İngiltere’sinde kraliyeti ve yönetimi eleştirmek neredeyse imkansızdır. O dönemin çağdaşı Thomas More’un eleştirileri kendi sonunu hazırlamış ve onu idama götürmüştür. Toplumsal hiyerarşinin çok katı olduğu böyle bir dönemde, orta sınıftan bir insan olan ve aynı zamanda kraliyet için çalışan William Shakespeare “Sone 66” ve “Sone 94” te fazla gücün insanı nasıl yozlaşmaya sürükleyeceğini, toplumsal eşitsizliği derinleştireceğini açıkça eleştirmiştir. Shakespeare, politik ve sosyokültürel eleştirileriyle sivri kalemini toplumsal ve politik sorunları açıkça ortaya koymak için kullanmış böylece çağdaşlarından çok farklı bir yerde olduğunu da ispatlamıştır.

Shakespeare’in en ünlü trajedilerinden birisi de Hamlet’tir. Hamlet‘in hayalî kahramanı, özellikle “Olmak ya da olmamak; bütün mesele bu” şeklinde başlayan ünlü tiradı ile, hemen hemen diğer bütün Shakespeare karakterlerinden daha fazla tartışılmıştır. Kaynağı eski kuzey masallarına kadar uzanan bu tragedya, Shakespeare’in güçlü ve etkili anlatımı ve ilgi uyandıran bir konuya sahip olmasıyla eserlerinin ilgi odağı olmasını sağlamıştır. Oyundaki olay örgüsü ve karakterler, hayranlık uyandıran bir ustalıkla işlenmiş ve oyunda birçok yerde karşımıza çıkan dramatik ögeler insan ruhunun karmaşık yapısına da ışık tutmuştur.

Romeo ve Juliet’e geldiğimizde eserin sonuna kadar nefeslerimizi tuttuğumuzu da fark ederiz. Etkileyici ve heyecanlıdır eser; W. Shakespeare’in en iyi bilinen oyunlarından birisidir.  Klasikleşmiş ve unutulmazlar arasına girmiştir. Eserin hafızalarımıza kazınan en önemli sahnesi ise yıldızlı gecede yaşanan “Balkon Sahnesi”dir.  Birbirinden farklı pek çok toplumda benzerleriyle karşılaşılan trajik bir ilişki, düşman ailelerin çocukları arasında doğan aşkı ele alır. Romeo ile Juliet’in umutsuz aşkını romantik örgüsüyle sarmalar ve insan ilişkilerini gerçekçi bir anlayışla aktarır. Eserin  operayabaleye ve sinemaya uyarlanmış olması da ne kadar sevildiğinin bir göstergesi değil midir?

William Shakespeare’in temaları evrensel ve zamansız olduğu için, eserleri her kesimden insana da hitap ediyor. “Worlds Elsewhere: Journeys Around Shakespeare’s Globe” adlı eserin yazarı Andrew Dickson; aynı Shakespeare oyununun farklı izleyicileri nasıl tatmin edebildiğinin altını “Shakespeare bir öğleden sonra bir eserinin kraliyet için; ertesi gün aynı oyunun halk için sahnelendiğini görür.” diyerek çiziyor. Bilinen karakterleri ve olayları hem yetkin hem de nükteli sunduğu için de bizler Shakespeare’in sanatına hayran kalmadan edemiyoruz.

   William Shakespeare adı unutulur mu? Şimdiye kadar yazılmış aşk şiirlerinden en iyisine sahip değil midir? Bazıları bir kadına; bazıları bir erkeğe, bazıları da kaybedilen oğulları üzerine yazılmıştır. Hepsi gerçektir, hepsi acıdır; tamamı canları yakan, kalpleri ağrıtan ve gözlerimizden yaş akıtan niteliktedir tabii ki. William Shakespeare kültürleri, aynı hisleri yaşayan insanları eserleriyle birleştirir. Dünyanın farklı uçlarında yaşayan insanlar oyunlarını izlerken ‘‘Bir Yaz Gecesi Rüyası”na, ‘’12. Gece’’ye ve “Venedik Taciri”e kahkahalarla gülerken; “Romeo ve Juliet” ile “Hamlet”i ise hıçkırıklar eşliğinde gözlerinden akan yaşlarla izler. 

    William Shakespeare’in bir diğer eseri, “Size Nasıl Geliyorsa”’nın ana teması ilk görüşte aşktır. Diğer eserlerinde olduğu gibi yine kendinden bir parçayı yerleştirir ve bizleri düşünmeye sevk eder oyununda. Bu oyundaki ana karakterlerimizden birinin adı Jaques olmakla birlikte söyledikleri günümüzde de yankılanmaya devam etmektedir:  

“…All the world is a stage,
     And all the men and women merely players;
     They have their exits and their entrances,
     And one man in his time plays many parts,
     He acts being seven ages.”

“…Dünya bir sahnedir,
                 Ve bütün erkekler ve kadınlar sadece birer oyuncu;
                 girerler, çıkarlar.
                 Bir kişi birçok rolü birden oynar.
                 Bu oyun insanın yedi çağıdır.” 

Tüm hayatı bir oyun gibi görmesi ve yaşadığımız hayatın kendisini zaten başlı başına bir tiyatro sahnesi olarak nitelendirmesi, William Shakespeare’in farkını ortaya koymaz mı? Tabii ki sahneyi bu kadar iyi bilen biri inandırabilirdi bizleri böyle bir oyuna…

“W. Shakespeare’in oyunları ve şiirlerine baktığımızda bizim için hala önemli çünkü kurgusu hala yankılanıyor, karakterleri hala izlerini bırakıyor, dili hala iğneliyor ve şaşırtıyor. Onun karakterleri özdeşleştiğimiz karakterlerdir. Hamlet’in umutsuzluğunu anlıyoruz; Othello’nun kıskançlığını tanıyoruz, Lear’ın düşüşünü hissediyoruz. Shakespeare’in karakterleri tanıdık ve aynı zamanda şaşırtıcı- ve bu nedenle sonsuz büyüleyici.” diyor Trapp. Ne kadar doğru bir tespit.

Günümüzde insanların aynı dili konuştuğu halde maalesef birbirini anlamakta güçlük çektiğini düşünürsek, bizi bize anlatan eserleriyle kendimizi daha da fazla keşfedebilir ve günlük yaşamın komedi ve dramları aracılığıyla başkalarıyla daha rahat ve etkili iletişim kurabiliriz. İşte bu nedenle Shakespeare’in eserleri daha çok okunmalı, oyunları daha çok izlenmeli ve onunla ilgili daha çok araştırma yapılmalıdır.

William Shakespeare…Yıllar geçse de üzerinden neden hala en sevilen ve okunan yazarlardan biri olduğunu aktarmaya çalıştım. Böylesine anlamlı, içten ve eşsiz güzellikteki dizeleri yazan William Shakespeare’den başkası olabilir mi?

 “Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın …”—Sone 18’den dizeler.

Der ki:

Kendimi her zaman mutlu hissederim…
Neden biliyor musunuz?
Çünkü kimseden bir şey ummam…
Beklentiler daima yaralar…
Hayat kısadır…
Öyleyse hayatınızı sevin…
Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin…
Konuşmadan önce dinleyin,
Yazmadan önce düşünün,
Harcamadan önce kazanın,
İncitmeden önce hissedin,
Nefret etmeden önce sevin,
Vazgeçmeden önce çabalayın,
Ölmeden önce yaşayın.
Hayat budur…
Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.
                                                     WILLIAM SHAKESPEARE

Shakespeare’in eserlerini zevkle okurken ya da oyunlarını izlerken merak duygunuzun perçinlenmesinden ve nefes nefese kalmanızdan zamanın nasıl geçtiğini hiç anlayamayacaksınız. Eğer hala okumadıysanız 2021 yılı neden bir başlangıç olmasın sizler için?